gerçekten ‘senin’ yolun mu?



"Kendi yolumu kendim çizerim." diyorsun, "Bu yol, benim yolum." diyorsun.

Başkalarının verdiği bir adrese gidiyorsun ve "Bu yol, benim yolum." diyorsun.

Başkalarının aydınlattığı ışıkla yürüyorsun ve "Bu yol, benim yolum." diyorsun.

Başkalarının pabuçlarını eskitiyor, onların montuyla soğuktan, onların şemsiyesiyle yağmurdan korunuyorsun.

Yolda karşına çıkan kurtlardan, sırtlanlardan, çakallardan onların verdiği silahla korunuyorsun ve "Bu yol, benim yolum." diyorsun.

Bu yol, gerçekten senin yolun mu?



Sana ‘senin yolun’dan bahsedeyim biraz.

Silahsız çık; kurtlardan, sırtlanlardan, çakallardan korkmadan çık yola!

Montsuz, şemsiyesiz, pabuçsuz çık, çırılçıplak; dikenlerden, taşlardan, soğuktan, yağmurdan korkmadan çık yola!

Işıksız çık; karanlıklardan korkmadan çık yola!

Haritasız, pusulasız çık; kaybolmaktan korkmadan çık yola!

Onların vereceği adrese ihtiyacın yok. Onların sana vereceği hiçbir şeye ihtiyacın yok. Onlar sana sadece ‘korku’ verirler yol için. Ama bu yol ‘senin yolun’sa eğer, adres de ‘sen’ olmalısın ey yolcu!

Madem adres ‘sen’sin, o zaman, kendinden korkmadan çık yola!